Motosiklet
bilinen bir araçtır aslında belki de arabadan sonra en çok bilinendir. Fakat
çok az marka vardır ki kendi dalının da önüne geçere. Onlardan biri de
Harley-Davidson. Daha ilkokul sıralarında bile bilinen bir isim ve motosikletin
önüne geçmiş bir isim belki de. Bu adeta bir yaşam biçimi. Çünkü onu
kullananlar bilir ki, Harley-Davidson’un varsa giyinişin, saçın, sakalın ona
göre olur yani bir yaşamdır Harley-Davidson.
William
Harley (21) ile Arthur Davidson (20) adında iki genç girişimci, 1885 yılında
başlayan normal bisiklete motor takma ile başlayan sevdaya 1901 yılında onlar
da katılmıştır. Milwaukee’de başlayan bu macera, 1903 yılında Harley-Davidson
Motor Company adıyla kurulan 5 m2’lik şirket ile resmiyet kazanmıştır.
Tabi
her büyük olaydaki gibi bu da ilk zamanlar başarılı olmuş denilemez. Hatta ufak
yokuşları bile pedal çevirme yardımsız çıkamayan ilk motorlu bisikletten sonra
daha güçlü ve dayanıklı araç yapmaları gerektiğini anlamış ve hiç yılmadan,
azimli bir biçimde ve ilk üretimden de kazandıkları tecrübeyle çalışmaya devam
etmişler.
Bu
eksiklerin ardından iki arkadaş kendilerine bu konuda yardım edecek çok
yetenekli bir mühendisi de işin içine alırlar, Ole Evinrude. Yeni motorun
tasarımını kısa süre de bitirirler ve başarılı olmuşlardır. “Serial Number 1”
adını verdikleri bu motorlu bisiklet doğrudan satış için Harley-Davidson’un
ürettiği ilk motosiklet olmuştur.
1904
yılında Chicago’da ilk satış mağazalarını açarlar. Ayrıca çok zaman geçmeden
yani 1 yıl sonra Harley-Davidson’un ilk zaferi gelir, Bağımsızlık Günü
kutlamaları yarışında birinci gelir.
Artık
küçük barakaları onları yetersiz gelmekteydi, bu yüzden 1906 yılında yeni
binaya yani şu an Harley-Davidson’un genel merkezi olarak kullanılan yere
geçerler. Ve yeni işçilerin katılımıyla üretim hızlanmaya başlar. Polis
Teşkilatına ilk satışlar başlar ve 1925 yılında da 2500 polis biriminin her
biri bu motosiklete sahip olur.
İlk
motosikletler üretildiğinde insanların dayanıklılığa karşı olan güvensizliği
satışları beklendiği seviyeye getirmiyordu. Ama Harley-Davison bu algıyı da kırdı,
önemli bir değişiklik yapmadan ilk 10 yılda 13400 km ye ulaşınca bu algı da
kırılmış oldu.
Dayanıklı
imajını koruyan Harley-Davison, ticari amaçlara için ihtiyacı olanlara da 3
tekerlekli ve sepetli motosiklet üretmeye başladı. 1. Dünya Savaşı sırasında da
Amerika ordusuna 20000 motosiklet satan firma, bu sayede dünyanın en varlıklı
motosiklet firması oldu.
1921
yılında 67 ülkeye ihraç edilmeye başladı. 1929 yılındaki kriz her firma gibi
Harley-Davidson’u da derinden sarstı fakat yıkamadı. Birçok firma kepenk
indirirken Harley-Davison zor da olsa ayakta kaldı ve 1930 yılında, günümüze
kadar gelecek bir kült tasarım yaptılar. Bu tasarım günümüzde de o zaman ki
gibi bu şekilde tasarlanıyor ve motor yerleşimi bu baz alınarak yapılıyor.
İkinci
Dünya Savaşının patlak vermesiyle, yine ordunun ihtiyacı Harley-Davidson
karşılamaya başladı ve satışları yine tavan yaptı. Fakat bir sorun vardı
motorlar zorlu arazilerde çok ısınıyor ve kullanılmaz hale geliyorlardı. Alman
motosiklet üreticisi BMW buna bir çözüm bulmuştu ve Harley-Davidson’ın
motorlarından yaklaşık 56 derece daha soğuk çalıyordu. Fakat kısa bir süre
sonra benzer tasarımı Harley-Davidson da yaptı ve sorunu ortadan kaldırdı.
İkinci
Dünya sonrası zenginleşen Amerika toplumu otomobile yöneldi. Bu durum
Harley-Davidson’a zarar verdi. Harley-Davidson çareyi klasik ve kaliteli,
prestij motorları üretmekte buldu ve reklamlarında Elvis Presley gibi ünlüleri
oynatarak ünlü ve varlıklı kişilere yöneldi. 1960 yıllarda moda olan scooter
dahi birçok küçük hacimli motorlar üretti fakat başarılı olamadı. Bu yüzden bir
daha asla özgün tasarımlarından ve kitlesinden vazgeçmedi.
1970
yılında çok daha zor bir rakip çıktı karşısına, Japon motosiklet üreticileri.
Bu üreticiler ucuz maliyetli motosikletler ile dünya pazarını ele geçiriyordu.
Amerikan hükümetinin ithal motosikletlere yüksek vergi koymasıyla
Harley-Davidson adeta soluk aldı. Toparlanma dönemi ve doğru strateji ile
Harley-Davidson küllerinden yeniden doğdu. Ne kadar çoğu parça artık dış
kaynaklı olsa da çizgisini koruyordu. Bu sayede Harley-Davidson günümüze kadar
geldi.
Günümüz Harley-Davidson |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder